hüma ile son zamanlar

By Kasım 30, 2011 ,

Benim blog yine sahipsiz kaldı, haftalar oldu tek bir satır bir şey yazamadım. Bayram geldi geçti , hafta sonları geldi geçti. Gerçi bayramda hastaydım zaten bir de uçuk çıkardım üstüne 4-5 gün maske ile gezdim evde hümaya bulaşmasın hastalık diye. Sonra boluya gittik savaş abilerin dağ evine, temiz hava aldık, iyi oldu. Sonra ben zaten bir başladım stokastik çalışmaya nerdeyse 15 gün sınava çalıştım tabii sadece akşamları hümayı uyuttuktan sonra çalışabildiğim için günde en fazla 3-4 saat çalışabilmişimdir. 22 kasımda sınav vardı, çok zorlandım hem kaydımı 1 sene dondurduğum ve derslerden uzak kaldığım için, hem son 8-9 aydır evsel aktiviteler ve gezme dışında kafa kullanmayı gerektirecek bir şey yapmadığım için hem de galiba hümanın uyanmaları vs nedeniyle bölük börçük çalışabildiğim için. Gerçekten de hayatım boyunca bir sınava bu kadar uzun süre çalışıp hala da zorlandığımı hatırlamıyorum. Neyse ki bitti sınav, 48 aldım. Ortalamaya çok yakınım herhalde bana yeter. Bir yerlerde hamilelik ve doğum sonrası kadınların çocuk bakımı, emzirmek gibi faaliyetlerle iştirak ettikleri için ve de hormonal değişikliklerden nedeniyle analitik yeteneklerinin zayıfladığını duygusal zekalarının geliştiğini okumuştum. Stokastikteki başarımı bunlara bağlıyorum :)
Bu arada hüma odasında yatmaya başladı bayram sonu itibari ile. İlk birkaç gün hoşuna gitmişti bu durum çünkü son günlerde zaten tüm oyuncaklar yere yayılmış vaziyette duruyordu hüma da canının istediği ile oynuyordu o yüzden de iyice alışmıştı odasına. Uyandığında da oyuncaklarını görmek ve orada uyumak hoşuna gitmişti. Ama sonra artık benimle beraber uyumadığını bizim başka bir odada yattığımızı filan idrak etti galiba ki artık odasında yatmak istemiyor. Yatağına yatarırken gözlerini açıp da odasında olduğunu fark ederse hemen ağlıyor hatta uyandığında da içli içli ağlıyor. Aslında bu durum benim açımdan da çok pratik olmadı zira benim yanımda yatarken gece kaç kez uyandığımızı filan çok da fark etmiyormuşum ben. Şimdi bana da zor geliyor gece kalkmak filan. Bir de kış vakti insan üşüyor yataktan çıkınca filan. Neyse sabaha karşı yanımıza alıyorum ben de böylece en azından biraz daha uzun uyuyabilmiş oluyoruz hem hüma hem de ben.
Bunların dışında hüma artık gün boyu sürekli yürümek istiyor emeklemediği için evin içinde ellerinden tutulmak suretiyle dolaştırılması gerekiyor. Yani o emeklemediği için biz iki büklüm gezmek durumunda kalıyoruz gerçekten de son günlerin en yorucu aktivitesi hümayı yürütmek. Sanırım emeklemeden yürüyecek kendisi hala yüz üstü durmaktan çok hoşlanmıyor ve emekleme pozisyonu bile almak istemiyor ama koltukların kenarından filan tutunup birkaç adım atabiliyor sağa sola. Ya da ellerini bırakıp kısa süreli ayakta durabiliyor. Kendi kendine hareket edebilse daha mutlu olacak aslında ama bizim için bir anlamda da daha zor olacağa benziyor. Ama en azından yatar pozisyondan oturur pozisyona kendisi geçebilse iyi olacak çünkü oyuncaklarıyla oynarken filan sık sık bir oyuncağa uzanmaya çalışırken düşüyor sonra da kalkamadığı için mızırdanıyor. Ben onu kaldırmaya gittiğimde de kucağıma gelmek istiyor kendisi kalkabilse biraz daha bireysel takılabilecek. Bakalım bekliyoruz, öğretmeye çalışıyoruz.
Kış da iyice kendini göstermeye başladı Ankara'da. Hümanın gezmesi oldukça kısıtlanmış oldu tam öğle saatlerinde bile çıksak sokağa hava epey soğuk oluyor sarıp sarmalıyorum mecburen kat kat giydiriyorum kuzucum astranot gibi oluyor hareket edemiyor, kollarını bükemiyor doğru düzgün yine de dışarı çıktığı için mutlu olduğunden sesini çıkarmıyor kafasına buff takmama da üstünü kat kat giydirmeme de tahammül ediyor. Hatta arabasına oturmak için sabırsızlanıyor bir an önce dolaşmaya başlayalım diye. Biz de bahçelide, 7. caddede filan dolaşıyoruz, parka gidiyoruz bazen salıncakta sallanıyoruz, oynayan çocukları izliyoruz. Güvercinleri kovalıyoruz arabayla. İşte hümanın sokak halleri...

Ya da alışveriş merkezine gidiyoruz mecburen orada o kadar eğlenmiyor aslında arabasına oturmaktan sıkılıyor bir süre sonra. Ama eğer kucağına alıp askılardaki kıyafetlere filan sarkmasına izin verirsem ya da onun ilgisini çekebilecek yerlere götürürsem (ayna önü, yürüyen merdiven gibi) o zaman daha güzel vakit geçiriyor haliyle.

Bakalım hava daha da soğuduğunda hiç güneşi göremediğimiz günlerde ne yapacağız. Aslında hümanın tam da hareketlenmeye başladığı sıralarda havaların soğumuş olması kötü oldu. Yazın tek bir kıyafetle yarı çıplak gezmeye alıştığından şimdi giyinmek istemiyor hem de rahat edemiyor zaten. Yürürken eşofmanın paçaları, çoraplar ayağına dolanıyor. Sürekli yerlerde oturduğu için üstüne mecburen giydirdiğim yelek ya da hırka katman katman uzanmasını zorlaştırıyor vs. O yüzden arada özellikle bizim odaya güneş geldiğinde 5-10 dk çıplak ya da az giyinik kalmasına izin veriyorum o da çok mutlu oluyor. İşte bunlar da o anlardan kareler
 
Napalım bir şekil idare etcez bu kış da geçecek yine bahar gelecek inşallah. Gerçi bir taraftan da istemiyorum kışın hızlı geçmesini zira nisan ayında işe başlamak zorundayım. Henüz hiç hazır değilim ve hiç istemiyorum bakalım napcam. Neyse bu başlı başına başka bir yazının konusu zaten.

Bunları da Okuyabilirsiniz

0 yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.