Antalya'ya Gidiyoss

By Ekim 25, 2012 ,

Uzun zamandır beklenen Antalya seyahati sonunda 5 gün önce geçen hafta sonunda gerçekleşti, yani 20 Ekim'de geldik Antalya'ya halen de buradayız. Hem tüm yazı çok az denize girerek geçirdiğimizden, hem de ailecek tatil yapamadığımızdan bu bayramlarla birleşmiş uzun tatili epey heyecanla bekledik. Bilhassa dayısının Antalya'ya gidişinin ardından anneanne ve dedenin de 3-4 günlüğüne Antalya'ya gitmesi biraz moral bozukluğu yaratmıştı Hüma'da, o nedenle biz de gideceğiz vs diye anlatınca birkaç hafta her arabaya bindiğimizde Antalya'ya gidiyoss demeye başlamıştı. Antalya'ya yağmurlu hava tahminleri eşliğinde geldik, ilk gün halen ısıtan güneşi kaçırmamak için hemen deniz kenarına attık kendimizi. İyi ki de öyle yapmışsız zira çarşamba gününe kadar güneş görmedik desem yeridir. O açıdan Hüma bir türlü Antalya'da olduğumuza ikna olmadı tam olarak ve ne zaman bir yere gitmek için çıksak Antalya'ya gidiyoss demeye devam etti, sanıyorum Antalya Hüma için deniz kenarında kumlarla oynamak demek...

İşte Antalya'dan kareler, şimdilik kapalı mekanlarda ve kalın kalın giyinik...

Gelir gelmez bu koltuğa yerleşmek suretiyle kimseyi oturtmamak için adeta azimle mücadele etti. Kendi kendine inip çıkmaları biraz tehlikeli olmasa (bence yana devrilme riski var) ben de düşüneceğim eve bir tane almayı zira gerçekten çok sevdi kendisi bu koltukta takılmayı. 



Ne yazık ki ilk gün her şeyi evde bırakıp çıktığımız için deniz kenarında fotoğraf çekemedik. Pazar günü sabahtan itibaren şakır şakır yağmur yağdığından kendimizi alışveriş merkezine attık. Yağmurun gözle görülecek şiddette yağması ve pencereden görünen boş havuzun yağmurda kıpır kıpır dalgalanması Hüma'nın epey ilgisini çekti. Tabii bir de sık sık karşıdaki evlerin çatısına inecekmiş gibi geçen uçaklar. Ev havaalanına çok yakın olduğu için inen uçakları en azından bir miktar ve de epey yakından izlemek mümkün oluyor. Bu sadece Hüma'nın değil hepimizin ilgisi haline geldi. Gece ayrı gündüz ayrı keyif verdi şahsen bana uçakları bu derece yakından izlemek. Ancak ne yazık ki henüz fotoğraflayamadık. 

 Ce-ee Havuz 
Yatak yaramazlıkları :)
   
Sabah gezinmeleri ve dayının evinde keşif_1

 Sabah gezinmeleri ve dayının evinde keşif_2
Son zamanlarda bazen gülerken bazen utanırkenki hallerinden

Sonunda ağzıma layık bir şey buldum_1

Sonunda ağzıma layık bir şey buldum_2
Aa başı boş kalmış bir telsiz, asla kaçmaz...

Karıştır karıştır.... 

Pazartesi günü hava halen kapalıydı sabah bir süre evde oyalandık. İşi olanlar işlerini yaptı. Sonra kız kıza dışarı çıkalım dedik, şu meşhur Big Man'e bir bakalım diye.. Tam biz oraya doğru yola çıktığımız sırada evin bulunduğu yer oldukça güneşliydi ancak haberlerde Alanya'da fırtına olduğu haberi geldi ve gittiğimiz yönün kapkaranlık bulutlarla kaplanmış olduğunu gördük. Ama artık yapacak bir şey yoktu ve planımıza sadık kaldık. Big Man denen mekana ulaştığımızda fırtınanın kopmasına yarım saat kadar kaldığı anlaşılıyordu, hızlıca denizi gören bir yere yerleştik, orada bulunan parkta Hüma ile oynadık.

Big Man'de fırtına öncesi salıncak keyfi...
 
Gülşaah sallasınnn...
Deniizz...
İşte deniz...
Yağmur başlayına mecburen güzel manzarıyı bırakıp içeri kaçtık. İçeride Hüma yemeğini bitirdi ve dondurma yedi. Sonra da -neyse ki- yanıma aldığım kalem ve kağıtlarla oynamaya başladı zaten aksi halde sıkıcı olacaktı çünkü yağmurdan bir yere kıpırdayacak halimiz yoktu. İçeri kaçtıktan sonra Hümüşle giyinip koşup fırtınaya ve yağmura baktık
 İşte Yağmuuur....

 Masayı çizmesine izin verilmeyen Hüma baktı ki onun çizdiklerini biz sildik ıslak mendille önce çizip arkasından silmek şeklinde masayı çizmeye başladı ve isteğine bu şekilde ulaşmış oldu. Diyecek bir şey bulamadım, kendi haline bıraktım.
Fırtına sonrası hava sakinleyip yağmur da azalınca biz de kalkmaya karar verdik zaten de bahçesi ve manzarı güzel olan Big Man Cafe'nin iç mekanı çok küçüktü ve bir süre sonra sıkıldık. Tam biz kalktığımız sırada da yağmur tamamen dindi ve bize güzel bir süpriz oldu gitmeden manzarının tadını bir kez daha çıkarmak ve sonrasında da park macerası.
Cafe'nin hemen çıkışında bir park var, mekana ait değil ama mekana girmek için parkın içinde geçmek gerekiyor. Çıkışta baktık hava güzel Hüma da içeride sıkıldı biraz yürüyelim dedik ve de çok doğru bir karar verdik zira kısa sürede güneş açtı ve parkta dolaşmak için nefis bir hava oldu. Yerler hala ıslaktı ama zaten yürüyüş sonrasında Hüma'nın kıyafetlerini baştan aşağı değiştirmeyi göze almıştım dolayısıyla problem olmadı. Sadece Hüma'nın ayakkabıları ve çorapları ıslanmıştı, çıkardık oldu bitti. İşte park macerası...
Hümacım bak sular akıyor....


 Hüma hadi gül, poz ver diyince...
 Küçük beyaz tavşanım... 
 Meraklı ve araştırmacı doğal olarak...
 
İşte yaprak...

Ce-ee!!
Ce-ee :))
Parkta koşalım...

Anne de koşsun...
Anne koşsun Hüma'yı yakalasın...
 Hüma kopsun :))
 Anne yetmezz Gülşah da koşsun...

  


Bunları da Okuyabilirsiniz

0 yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.