Sağlıklı Gıda

By Kasım 08, 2013

Kış Hazırlıkları yazımın son satırlarını yazdıktan sonra durdum ve internette patatesin hangi ay yetiştiğini bulmaya çalıştım. Ve karşıma gurme bebek diye bir site çıktı. Ay ay hangi mevsimde hangi meyve sebzeler yetişir anlatmış. Arada faydalanılabilir, ben bazen şaşırıyorum zira. 
Eskiden insanlar bu tip şeyleri doğal olarak bilirdi çünkü sadece mevsimi olan gıdaları bulabilirlerdi. Ama şimdi sanki çok lazımmış gibi her şeyi her zaman bulabiliyoruz. Ne yazık ki sağlıksız, lezzetsiz ve hileli bir şekilde. Hem de ne hile... Böyle söyleyince psikopatça geliyor kulağa biliyorum ama biraz araştırıp, bir iki üretici ile konuştuğunuzda durumun hakikaten içler acısı olduğunu anlarsınız.
* Fotoğraf gazetegida.com'dan Sağlıklı Olduğu Kanıtlanan 14 Gıda adlı yazıdan alınmıştır. 
Raflarda satılan hemen hemen her türlü yiyeceğin hilesine kaçılmış. Bazılarını uzun süre muhafaza etmek için diyelim ama zaten kolay kolay bozulmayanlarla niye oynuyorlar ki?  
Geçen sene Tolga vişne reçeli almak istedi ama bir türlü alamadık çünkü kaç yerde baktıysak satılan tüm markaların içinde şeker yerine glikoz şurubu var ve tabii birçok da katkı ve koruyucu madde. Ne gerek var değil mi zaten şekerle yapılan bile yeterince dayanıyor. Çünkü daha ucuza mal etmek ve de daha çok kazanmak istiyorlar, devreye para hırsı giriyor. Dolayısıyla da adam daha çok para kazansın diye biz kazıklanıyoruz, sağlıksız yiyecekler yiyoruz. Hem de kendi paramızla, çalışıp kazandığımız parayla... 
Yiyecek içecek konusunda hassasiyetim insanları bıktırmış olabilir ama çok rica ediyorum birazcık da bu açıdan düşünün. Paranızla sağlıksız şeyler aldığınızı, kazıklandığınızı, bir lokma daha yesin diye karşısında numaralar yaptığınız bebişinize yedirdiğiniz yiyeceklerin belki de faydadan çok zarar getirdiğini düşünün. Markette bir şey alırken arkasını okuyun... Aslında dondurma diye aldığınız şeyin dondurma olmadığını, üzerine bile yazamadıklarını göreceksiniz ya da tatlı-tuzlu-acı-ekşi hemen hemen her şeyin içinde glikoz şurubu olduğunu.... Ve daha nicelerini... 
Biz olabildiğince dikkat ediyoruz hep söylediğim gibi ama tabii ki biz de yiyoruz zaman zaman "zararlı şeyler". Ama evde kullanılan gıda maddelerinin mümkün olduğunca doğal, hilesiz olmasına çalışmak gerekiyor bence. Siz eve alınanlara dikkat ettiğinizde, doğal olarak çocukların yediklerine de dikkat etmiş olacaksınız. Arkadaşlarımızdan biri dolabımızda gerçekten de hiç zararlı bir şey olmadığına şaşırdığını söylemişti bir sefer. Ben de ilk defa o zaman düşündüm. Hakikaten de yok. Eve almıyoruz. Hadi bir şekilde çok canımız istedi ve aldık (kola gibi, çikolata gibi) mümkünse Hüma'nın görmediği zaman tüketiyoruz ve de zaten miktar olarak da az alıyoruz, yani stoklamıyoruz. Stoklamayınca zaten biz de fazla tüketmemiş oluyoruz, aklımıza geldiğinde ya da canımız istediğinde de evde bulunmuyor ve çıkıp almaya da üşendiğimizden çok nadir tüketiyoruz abur cubur vs. :)
Onun yerine kayısı, kuruyemiş gibi şeyler yiyoruz. Böylece Hüma da paketli yiyecekler yendiğini görmemiş ve bunu normalleştirmemiş oluyor. Arada sırada yediği pastane ürünlerini saymazsak gün içinde atıştırmalık olarak tükettikleri şöyle; mevsim meyveleri, kuru kayısı, hurma, iğde, ceviz, fındık, antep fıstığı, pestil, patlamış organik mısır.. 
Bir başka tüyo da şöyle, marketlerde abur cuburlar belli reyonlarda oluyor, biz o reyonlara hiç girmiyoruz bile dolayısıyla orada da görmüyor ve almak gibi bir talebi olamıyor. Zaten market alışverişi nadir yapıyoruz, sadece deterjan vb için. 
Arada sırada bakkala gittiğimizde bilimum abur cubur için soruyor Hüma, "bunu alalım mı?", "bu ne?" gibi, ben de "hayır" diyorum. Bu konuda çok net olduğum için ve de bizi hiçbir zaman bakkaldan ya da marketten bu tarz bir şey alırken görmediği için de ısrar etmiyor. En çok sevdiği şeylerden biri dondurma ama aynı şey dondurma için bile geçerli, şimdiye kadar hiç yemedi bakkal-marketlerde satılan bildiğiniz markaların dondurmalarından (Dondurma tercihlerimiz ile ilgili bir yazı gelecek yakında). Bazen istiyor dışarıdayken, burada güzel dondurma yok, bunlar kötü ben sana güzel dondurma alırım diyorum, tamam diyor. Geçenlerde bakkala girmiştik bir şey almaya, garibim gitmiş kocaman galetaları beğenmiş onca abur cuburun arasından :) Herhalde en alınabilir o geldi, demek ki doğru yoldayız diye düşünmeden edemedim.
İşte zaten her şey zararlı ona bakılırsa, yok cep telefonları, yok kablosuz bağlantılar diye bu yeme içme kısmına dikkat edilmesini saçma bulanlar var ama ben öyle düşünmüyorum. Evet etrafımızda sağlıksız olan bir sürü şey var ama neden bile isteye bir de sağlıksız yiyecekler tüketelim ki? Elimizden geldiğince kaçınmak ve çocukları da koruyup bu tür şeylerle geç tanışmasını sağlamak ve atıştırmalık olarak daha sağlıklı şeylere alıştırmak o kadar iyi. Kâr kârdır.. Ayrıca da çeşitli yerlerde mutlaka okumuşsunuzdur beslenme alışkanlıkları küçüklükte kazanılıyor dolayısıyla elbette Hüma da bir gün benim şu an kendisine yedirmediğim başka zararlı yiyeceklerle tanışacak ama önemli olan daha küçüklükten bunların zararlı olmasını bilmesi ve beslenme şekli olarak doğru olanı öğrenmesi. Bu sadece organik gıda ya da abur cubur demek değil elbette. Sebze, et, balık, kuru bakliyat her türlü yemeği yiyor Hüma, genelde yemek seçmiyor diyebilirim. Tabii ki onun da daha çok sevdiği yemekler var. Ayrıca örnek olarak eğer karbonhidrat ağırlıklı bir yemek varsa ekmek yemesine izin vermiyorum. Ya da yemeğini bitirmediyse uyumadan önce kuruyemiş vb başka şeyler yemesine izin vermiyorum. Bunlar beslenme tarzı açısından hayatı boyunca sürdüreceğini umduğum yaklaşımlar. 

Bu konularda söylenebilecek çok şeyler var ama son olarak diyorum ki daha iyisi, daha sağlıklısı, daha güzeli mümkünken neden piyasada satılan, tamamen ticari gıdaya mahkum bırakılıyoruz? Mevcut gıda teknolojileri düşünüldüğünde hilesiz olarak da birçok gıda uzun süreli kullanabilir. Sadece gıdaları güvenli ve temiz bir şekilde işleyip dondurup saklasalar mesela olmaz mı? Olmaz, çünkü mümkün olduğunca işleyecekler ki daha çok para kazanacaklar. Bir de düşünüyorum acaba insanlar daha pratik olduğu için böyle şeylere yöneldiler ve talep var diye mi bu ürünler tüm gıda piyasasını kabladı yoksa bir şekilde pazarlama teknikleri ile insanlar her zaman olduğu gibi sahte ihtiyaçlara mı yönlendirildi?
Eskiden herkes kışlık yiyeceğini kendisi hazırlıyormuş, tarhana, salça, turşu vs. Şimdi herkes işin pratiğinde. Ama ne olacak sanki yaz boyu biraz kış için stok yapsak? Ya da yemek hazırlarken biraz daha fazla vakit harcasak? Ailecek yapılan bir aktiviteye dönüşemez mi ya da akşamları televizyon izlemek yerine karı koca yapılamaz mı? Günlük yaşantı içinde kimsenin vakti yok, herkes her şeyin pratiğini kolayını aramakta. Evet hepimiz vakitsizlikten şikayet ediyoruz, vakit kazanmak için birçok şeyin kolayına kaçıyoruz ama kazandığımız o vakitte ne yapıyoruz? Televizyon mu izliyoruz, uyuyor muyuz? 
Bence tembelliği bırakıp, televizyonun karşısından kalkıp biraz hareket edelim...

Bunları da Okuyabilirsiniz

0 yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.