Kedili Hayat

By Haziran 12, 2014 ,

Bu aralar yazacak o kadar çok şey var ki yine nerden başlasam nasıl anlatsam bilemiyorum durumundayım. Son zamanlarda hayatımız epeyce hareketli geçiyor. Birleşik Arap Emirlikleri Abu Dhabi ve Dubai yazımda bahsettiğim yurtdışı seyahati arkadasından Yedigöller maceramız derken, en son yine bir Birleşik Arap Emirlikleri seyahati çıktı bana piyangodan. 
Dönüşte ise bir süredir konuştuğumuz aslında tam olarak karar veremesem de içten içe istediğim bir süpriz karşıladı bizi. Kedi! 

Bir süredir evde bir kedi lobisi vardı, hem Hüma hem de Tolga kedi istiyordu eve. Herşey bir gün Hüma'nın babasıyla doktora giderken yolda sarman kedi sevmesiyle başlamış. Normalde Hüma korkar kediden ve hatta genel olarak hayvanlardan ama bir şekilde hoşuna gitmiş, Tolga da başlamış oradan işlemeye. Bir baktım Hüma kedi ister oldu, kedisiyle uyumak istiyormuş da, şöyle sevecekmiş de falan. 
Normalde evde hayvan beslenmesine sıcak bakan biri değilim, hatta hayvanlardan da korkarım, hem de hemen hemen hepsinden. Başta köpek olmak üzere tabii. 
Ama mesela çocukken Emre istediği için bize de civciv alınırdı ben ondan bile korkardım. Pek hayvan seven bir tip değilim anlayacağınız, hayvanları uzaktan ve fikren severim genelde. Yanlızca yıllar yılı muhabbet kuşu baktım. Bir de üniversitenin ilk yılında Emre ile gaza gelip bir köpek almışlığımız var fakat bakamadığımız için birkaç hafta kadar sürdü. 
Neyse velhasıl ben hayvanlardan korkarım, Hüma doğduktan sonra da istedim ki Hüma benim gibi olmasın. O yüzden de mümkün olduğunca benimle birlikteyken hayvanlarla karşılaşmasın, benim korktuğumu, tepkilerimi görmesin istedim. Nitekim öyle belirgin bir anımız da olmadı. Ama zaman zaman sokakta, orda burda özellikle köpekle gergin anlar yaşadığım, Hüma'ya çaktırmamaya çalışarak yolumu değiştirdiğim olmadı desem yalan olur. Gerçi sonradan okudum ki zaten korku bulaşıcı bir şeymiş ve de çocuklar özellikle de annelerin hissettiğini hissedermiş, korktuğunu, gerildiğini de anlarmış filan. Sonuçta Hüma da hayvanlardan korkan bir tip oldu. 
Ben de işte tam da bu yüzden kediye yeşil ışık yaktım. İstedim ki Hüma benim gibi korkmasın hayvanlardan. 
Prensip olarak petshoptan haycan satın almaya karşı olduğumuz için, Tolga yavrularını sahiplendirmek isteyenlerin ilanları filan takip etmeye başlamıştı. Ben de bak daha tam kararımı vermedim, emin değilim diyordum. Tabii biz yokken Tolga da aramalara hız vermiş ve de bulmuş, seçmiş bir yavrucuk. Böylece de kedili hayatımız başlamış oldu. 
Hüma düşündüğümden daha çabuk alıştı her ne kadar ani hareketlerinden ve üstüne atlamasından hala korkuyor olsa da. Bu arada kediciğin hala ismi yok ve de 3,5 aylık filan bir yavru olduğundan aşırı oyunbaz. Bizim evde olduğumuz süre boyunca devamlı koşturuyor, bizimle oynamak istiyor. Hüma'nın, benim kollara bacaklara sarılıyor. Hüma ile oynarken gelip kafasını sokuyor ve oyuncakları patileriyle itelemek suretiyle götürüyor. Tabii Hüma çok bozuluyor. Hatta kediyi kıskanmaya başladı. İşin entereasan tarafı da kedi de Hüma'yı kıskanıyor. Mesela Hüma'yı yatağına yatırıp kitap okumaya mı başladım, hemen gelip Hüma'nın yanına kıvrılıyor. Bizim yataklarda yatmasına izin vermeyelim dedik, o yüzden kovalıyoruz öyle bir durumda. Ya da Hüma'yı kucağımıza alıp sevmeye mi başladık, kedi hemen gelip ayaklarımızın dibinde mırlamaya başlıyor. 
Hüma da kediye oyuncaklarını vermek istemiyor. Böyle enteresan durumlar. Bir anda iki çocuklu gibi olduk. Hüma'nın uyanık olduğu zamanlarda kedi ile pek ilgilenmemeye çalışıyoruz, genelde Hüma uyuyunca kedi ile oynuyoruz. Kedi Tolga'yı evdeki otorite olarak kabul etti, bizi pek dinlemiyor ama Tolga'dan daha çok çekiniyor bir şekilde. Beni ise oyun arkadaşı belledi :)

Zaman geçtikçe daha çok alışıyorlar birbirlerine. Hüma haftasonu "kedicim seni çok seviyorum" diyordu kediye. Kedi de Hüma'ya alıştı, Hüma'nın hunharca sarılmalarına kıpırtısız kalarak cevap veriyor. Hüma zıp zıp zıplarken oracıkta uyuyabiliyor. Hüma ortalıkta olmadığı zaman direk oyuncaklarına dadanıyor. Aslında Hüma varken de... Özellikle Hüma ile oturup oyun oynuyorsak hemen geliyor, patisini atıyor, kolumuza bacağımıza sarıyor, kafayı uzatıyor, küçük oyuncakları alıp gidiyor filan.
Kedili hayatta beni en çok korkutan ise tüy ve tuvalet sorunuydu. Veterinerden aldığımız için kedi kumuna alışkın sanıyorum o yüzden hiç problem olmadı şimdiye kadar tuvaleti. Yavru olduğu için de henüz pek tüy dökmüyor ama tabii bu tüy olayı mevsimselmiş, bakalım, kedi tüy döktüğünde benim alerjiler, egzamalar azabilir. 

Şimdilik iyi bir karar verdiğimizi düşünüyorum, kedili hayat iyi gidiyor yani. Umarım böyle devam eder. Çocukların hayvanlarla arkadaşlığı da hoş bir şeymiş. Ayrıca da eve eğlence geldi, bizim kedicik o kadar oyuncu ve şapşi ki her an bir numara peşinde. Haliyle bizi güldürüyor. 

Bunları da Okuyabilirsiniz

0 yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.